27 Aralık 2009 Pazar

Oğuz Atay - Korkuyu Beklerken


Oğuz Atay uzun zamandır okumak istediğimiz bir yazardı. 'Korkuyu Beklerken'i büyük bir hevesle seçiyoruz.

9 yorum:

  1. Bu seferki buluşmamız neden Eskişehir'de olmasın?Ortada buluşuruz.Arif yorumlarını bekliyoruz.

    YanıtlaSil
  2. Arkadaşlar bir türlü buluşma fırsatı yakalayamadığımız için, buluşmadan, internet üzerinden yorum yapmaya karar verdik. Buluşma zamanını beklerken blog'umuzun atıl kalmaması için böyle bir karar aldık. Korkuyu beklerkenle ilgili yorumlarımızı girebiliriz.

    YanıtlaSil
  3. Kitabı ilk okuyan olarak ilk yorumu yapmak da bana düştü.
    Kitap sizin de göreceğiniz üzere 8 öyküden oluşmakta.Kitaptaki hemen bütün öykülerin kahramanları yalnızlık,çaresizlik içinde kıvranan başarısız, ağır bir melankoli içinde yüzen insanlar olarak resmedilmiştir.Resmedilmiş diyorum çünkü kitabı okumamın üzerinden epeyce geçmesine rağmen yorum yazmak için tekrar elime aldığımda, olayların değil karakterlerin daha çok aklımda kaldığını ve onları daha iyi betimleyebildiğimi gördüm.
    Kitaba adını veren öyküde kendini toplum içinde bir yere koyamamış yaptığı hiç bir işten kendine güvenini artırmak için pay çıkaramamış bir kişinin aldığı bir mektup üzerine nasıl akıldışı bir şekilde kendini evine hapsedip herşeyden mahrum kalarak yaşadığı anlatılıyor.
    Geleceğe dair hiç bir umut beslemeyen bu adam esrarengiz mektup açıklığa kavuştuktan sonra da aynı iç sıkıntısı ve tatminsizlikle hayatına devam ediyor.
    Kitabın diğer öykülerinde de bu kasvetli hava hüküm sürüyor.Ne var ki yazar bu hikayelerde bile mizah unsurunu ustaca yerleştirmeyi başarmış,bizi zaman zaman gülümsetiyor.
    Kitabı yazıldığı dönem bağlamında ele alırsak daha önceki Dava kitabında da bahsi geçen korku çağının izlerini görüyoruz.İnsanlar kendi içlerinde oluşturdukları bazen nedenini bile bilmedikleri,adını koymakta zorlandıkları şeylerden korkup, sonunda topluma yabancılaşıyorlar.
    Son olarak akıcılığı,basit sözcükler ve yalın anlatımıyla derin düşünceleri aktarabilmedeki başarısı nedeniyle çok beğendiğim kitabın depresif bir haldeyken okunmamasını tavsiye ediyorum.Zira içiniz çürüyebilir...

    YanıtlaSil
  4. Oğuz Atay'ı ilk defa okudum ve bu kitap başka kitaplarını da okumamı sağlayacak gibi görünüyor.
    Korkuyu Beklerken Atay'ın 8 öyküsünün toplandığı hayatın içinden bir kitap. Hayatın içinden diyorum çünkü karşımıza çıkan karakterler ve olaylar tanıdık geliyor, adeta onlarla şehri yaşıyoruz, onları görüyoruz. Beyaz mantolu adam ve sokaklar,sefalet - kitaba adını veren öyküdeki karakter ve tehditler,konak felaketi - gazeteci F.G. namı diğer doktor beyefendi(bir nevi Güzin Abla) aşık, çaresiz genç M.C - bir oğlun babaya mektubu ...
    Tüm öyküler çok gerçekçi adeta roman tadında ve etkileyici. Bir solukta okunuveren bir kitap.
    Son olarak kitapta çok beğendiğim satırları yazmak istiyorum. Geçmişteki bir rivayete göre var olmuş demir atın manasından kitapta yapıldığı anlatılan tahta ata göndermede bulunur yazar. Bahsi geçen satırlar Tahta At'tan:
    Ey halk! Siz böyle at gibi uysal kaldıkça, dünya davalarına at gibi baktıkça benim varlığım da gökyüzüne yükselir de yükselir. Bu atın manası buymuş. Sizin atınızın temsili nedir?
    Şimdiki belediyecilik anlayışını gözler önüne seren harika bir öykü Tahta At.

    YanıtlaSil
  5. Ayran içtik ayrı düştük.Çok üzülüyorum...

    YanıtlaSil
  6. Bilemiyorum. Beğenip beğenmediğime karar vermek zor. Kitap beni epey yordu. Birçok noktasında artık bitsin diye dua ettim. “Tahta At” öyküsüne kadar kitabı boşuna okuduğumu düşündüm. Nihayet bitince çok rahatladım.
    Oğuz Atay’ın bu kitabındaki öyküler benim için bir hayli sıkıcıydı. Her öykü başlarken ve gelişirken bir şey vaat etti ama sonunda bu vaatlerini tutmadı sanki. Evet, her öyküde kahramanların konuşmalarından, düşüncelerinden kendiminkilere ait bir şeyler yakaladım, bazı yerlerde sanki kendi kendime konuşmalarımı, tanıdığım insanları yazmış Atay ama yine de tüm bunlar bana yetmedi.
    Kitapta “Tahta At” en beğendiğim öykü oldu. Bu hikayenin diğerlerinden bambaşka bir havası vardı. Farklı düşünen bireyin toplumca dışlanması, kibirli ve bayağı insanlar ile banal ve sıkıcı düşüncenin anlaşılamayacak şekilde el üstünde tutulup itibar görmesine gönderme yapan keyifli bir öyküydü bence. Bunun dışında kalanları beğendiğim söylenemez.
    Üniversitedeki ilk yıllarımdan bu yana okumayı çok istediğim Oğuz Atay’ın okuduğum bu öyküleri beni tatmin etmedi. Bununla birlikte Seyyar Sahne’nin sahneye koyduğu Tehlikeli Oyunlar’ı izlerken çok keyif almıştım. Bu yüzden Oğuz Atay’dan bir de roman okumayı çok isterim.

    YanıtlaSil
  7. Ne evet ne hayır...Oğuz Atay'ın bu kitabının 8 öyküsünden(Beyaz Mantolu Adam,Unutulan,Korkuyu Beklerken,Bir Mektup,Ne Evet Ne Hayır,Tahta At,Babama Mektup,Demiryolu Hikayecileri-Bir Mektup)birisinin başlığı,kitabı okuma sürem boyunca tercümanım oldu.''İşte uzun süredir tat almayı beklediğim kitap bu!''diyemiyordum ya da ''Yok bu okunmaz,sonu gelmez'' de diyemedim.''Ne evet ne hayır''lı bir süreç geçirdim kısacası.Çoğu zaman beni sardığı gerçeğini yadsımadan,boğazıma sarıldığını da itiraf etmeliyim kitabın.Evet çünkü''Korkuyu Beklerken'' karakterleri bizdendi.Modern çağ içinde yalnızlaşan insanların hikayeleriydi bunlar.Çoğunlukla yaşamayı beceremeyen,yaşamın çok ötesinde duran adamların hikayeleriydi...Başarısızdılar evet ama neye göre,neden?Ölçüt ne ve neydi bu durumda?Düşünen her insanın çektiği,algısal olarak yarattığı çelişki ve korkuların birer sonucu muydu?Bunu tetikleyen çevresel faktörler,eller,onlar gibi diğer insanlar mıydı en büyük katkıyı sağlayan bu başarısızlık ve mutsuzlukta?Sonuç olarak karakterlerin bu süreçleri hemen hemen benzese de birbirine ''Korkuyu Beklerken'' adlı hikayenin kahramanı gibi karakterlerin ve birçoğumuzun sonu mücadeleden yorulup,teslim olmak,karakter gibi akıl hastanesine sığınmayı düşünecek kadar yorulmak ya da evlere kapanacak kadar görmek istememektir hiçbirşeyi...

    YanıtlaSil
  8. İşte kitap hikayelerin satır aralarına saklamıştı bu ayrıntıları...Ve ben de kitabı bitirdiğimde farketttim ne kadar çok cümlenin altını çizdiğimi.''Beyaz Mantolu Adam''ın hikayesine ''Kalabalık bir toplum içindeydi.Başarısızdı.'' cümlesiyle başlamıştı Oğuz Atay ve ''...Amma da hikaye''diye bitirmişti karakterinin öyküsünü.''Unutulan''da aslında unutulmayan sevgiliye sesleniyordu karakter ''...Yaşamam için onun her an var olması gerekliydi.Başka türlü hissetseydim,ölmüştüm şimdi.Ayrıca kaç kere tavan arasına çıkmayı içimden geçirdim.Hele kendini öldürdüğünü duysaydım,muhakkak çıkardım.Dargın olduğumuza filan bakmazdım''ama işte ertelemek zorunda kalmıştı birşeyleri birileri veya hayata dair sorumluluklar yüzünden!Son olarak bunu ''Seni çok mu yalnız bıraktılar sevgilim?'' sözüyle tekleştirmiyordu artık.''Korkuyu Beklerken''karakteri ise kimden geldiği bilinmeyen bir mektupla korkuyu beklemeye,bu sürecin acısını çekmeye başlıyor.''Düşünme!dedim kendi kendime,düşünme.Düşünmeyi bile bilmiyorsun.Önündeki işe devam et:Birbirine benzemeyen fotoğraflarını yapıştır yan yana,bir işi de sonuna kadar götür.Ölmezsin ya.'' diyerek kendine dönüyor,''Gerçek bir acı duyduğumdan bile kuşkum vardı.'' diyor kendini bir yere koyamıyordu.Sonunda ise ''Onlara bir kötülük yapamayınca kendime yapmak istedim.(Her zaman olduğu gibi)''ile yorgunuluğunun teslimiyetini ilan ediyordu.''Bir Mektup'' ise hiç bir zaman gönderilmemiş ve imzasız olarak kalmıştı.''Ne evet ne hayır'' da ise anlaşılamayan insanın profili çizilmişti,kişi red ediliyordu ama ne evet ne de hayır cevabı alamıyordu nasılsa.''Tahta At''ta en cesur karakteri görebiliyorduk kitapta.Sisteme ve getirdiklerine karşı çıkan ve bunun mücadelesini yapan karakterin en sonunda mitolojik kahramanlar gibi ''Tahta At''tan beklenmedik çıkışı bir sahne gibi canlanabilmişti gözümün önünde.''Babama Mektup'' karakterinin yazdığı bu mektupta ise karakterin kendisiyle,en yakınıyla benzerliğinin çelişkisi içinde olabileceği açıktı.Karakter ''Genede sonunda sana bütünüyle benzemekten korkuyorum babacığım:Yani ben de sonunda senin gibi ölecek miyim?'' iç hesaplaşmasını yapıyor ve sorusunu yöneltiyor ölen babasına,hürmetle ellerinden de öpüyor.Son hikaye''Demiryolu hikayecileri-bir rüya''daki karakter hikayecidir.Ama sonunda bir mektup yazmak ister ''Bir mektup yazmak istiyordum,ama adres bilmiyordum.Yani hiçbir adres bilmiyordum...Bana herhangi bir adres söyleyebilir misiniz?diyemezdim.Oysa herhangi bir adres yeterliydi benim için.'' der ve sonunda Oğuz Atay okuyucuya yazmak,ona ulaşmak isteği dolu bu satırları adrese gerek kalmadığını belirterek bitirir:''Ben burdayım sevgili okuyucum,sen nerdesin acaba?''.

    YanıtlaSil